DOĞU İLE BATI ARASINDAKİ EN KESTİRME YOL!

M. NİYAZİ DENİZ
M. NİYAZİ DENİZ
DOĞU İLE BATI ARASINDAKİ EN KESTİRME YOL!
14-06-2022

Yazın toz, kışın çamur derdi olmayan yıllar öncesi kadim Siirt şehrinin en eski sokaklarında kalan bir tarih: Sabatlar! 

Sadece, kış aylarında yağmurdan korunmak, yaz aylarında da güneşten kaçmak için en iyi gölgelik olarak yapıldığını sandığımız “Sabatlar” bu aralar parmakla gösterilecek kadar azaldı.

On yıldan fazadır ısrarla dile getirilen “Tarihimize ışık tutacak bu nostaljik yapılar korunmalıdır” ikazlarına kimse kulak asmadı.

 Belli ki medeniyeti modernizm’le, modernizmi de ne bir estetiği ne de yaşama katkısı olmayan apartman dikmekle karıştıran zihniyetlere söylemişiz.

 Nereden bilecekler “sabat” medeniyetini?

 Batılılaşmak için her türlü şarlatanlığı yapan, buna rağmen Batı’nın eğlencesi olmaktan başka bir işe yaramayan bu taklitçi zihniyet, sabatların Doğu ile Batı ve Kuzey ile Güney arasındaki en kestirme yol olduğunu nereden akledecekler ki?

 Sabatların üstündeki, sokağa bakan odalarda ailenin büyüğünün divan kurduğunu, misafirlerini o odada ağırladığını, aslında medeniyetin bu olduğunu onlara nasıl anlatacaktık ki?

Bakın şimdi Batı’nın kötü bir taklitçisi olmaktan öteye gidemediğimiz gibi kendi medeniyetimizin yok olmasına seyirci kalıyoruz.

 Hatta biran önce yok etmek için elimizden geleni yapıyoruz.

Tıpkı işlediği cinayetin tüm izlerini silen seri katiller gibiyiz.

Katlettiğimiz medeniyetten hiçbir iz bırakmamak derdindeyiz.

Yoksa torunlarımız bizi fena cezalandırır diyoruz.

 Bunu derken medeniyetimize bir ölümcül darbe daha indirdiğimizi bilmiyoruz.

Çünkü bizim medeniyetimizde dede torunla, baba oğulla helalleşmesini bilirdi.

Batı hayranlığını bırakıp şanlı medeniyetimize rücu edersek biz de helalleşebiliriz.

Medeniyetimizin öğretisi budur çünkü.

 Elde kalan sabatları onarıp çocuklarımıza kefaret olarak sunabiliriz.

Hatta daha ileri gidip, teknolojinin imkanlarını da kullanarak yıkılıp gidenleri, dahası yenilerini de yapabiliriz.

 Tabi bunun için katlettiğimiz medeniyete ağlayıp, delileri yok etmekle uğraşacağımıza, önce torunlarına özeleştiri sunmayı öğreten medeniyetimizle helalleşmeli, sonra yıktıklarımızı tekrar inşa etmeliyiz.

Hem şehrimizi, hem ruhumuzu!

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?