Küçük yaşlarda tamir işlerine iğli duyan Özçelebi, ailesinin bu durumu fark etmesi üzerine bir zanaat öğrenmesi için amcasının oğlu kuyumcu Ahmet Özçelebi'nin yanına çırak olarak verildi.
Kuyumcu dükkanına 10 yaşındayken zanaatkarlığa ilk adımı atan Özçelebi, askere gidene kadar ustasının elinin altında işin inceliklerini öğrendi, askerden döndükten sonra da kendi atölyesini açtı, işinin patronu oldu.
Özçelebi, gazetecilere yaptığı açıklamada, küçük yaşlarda başladığı mesleği ara vermeden tam 77 yıldır sürdürdüğünü söyledi.
Daha önce altın ve gümüş işlediğini, zamanla sadece gümüş tasarımıyla işini devam ettirdiğini dile getiren Özçelebi, 77 yıldır işini ilk günkü heyecanla sürdürmeye çalıştığını, “Tespit başlığı, kolye ucu, bileklik ve yüzük taşı gibi takılar işliyorum. Amamın oğlu Ahmet Özçelebi'nin yanında daha küçük yaşlarda başladığım meslek hayatıma hiç ara vermeden bugüne kadar sürdürdüm. Askere gittikten sonra da yine bu işi yaptım. Kendime dükkanımı açtım. Daha önce sokağın öbür ucundaydım, bu dükkâna yerleştim. Bugüne kadar ne bankadan faiz aldım ne kimseden borç aldım, kendi yağımla kavruldum. İnsan ne yaparsa Allah'tan helal rızık istesin. Bu iş meslek sayesinde üç erkek üç kız büyütüp evlendirdim." dedi.
Özçelebi ayrıca, skiden mesleğin daha güzel olduğunu özellikle esnaflık yapan insanların helal ve harama çok dikkat ettiğini, ancak son dönemlerde bu kriterlerin dikkate alınmadığını, mesleği şerefiyle hem de faize bulaşmadan sürdürdüğünü aktardı.